DOLAR 41,9352 0,24%
EURO 48,7958 0,45%
ALTIN 5.369,03-3,17
BITCOIN 48324681.4619%
İstanbul
15°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Esed’in işkence bekçisi yakalandı! Cesetleri nereye attığı belirsiz
  • Flash Türk
  • Genel
  • Esed’in işkence bekçisi yakalandı! Cesetleri nereye attığı belirsiz

Esed’in işkence bekçisi yakalandı! Cesetleri nereye attığı belirsiz

Suriye İç Güvenlik Güçleri, Saydnaya Cezaevi’nin eski işkence bekçisi Hasan Meri Hasan El Hüseyin’i yakaladı.

ABONE OL
Eylül 27, 2025 09:00
Esed’in işkence bekçisi yakalandı! Cesetleri nereye attığı belirsiz
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sednaya ile ilgili daha önce dinlediklerinizi unutun! İnanılmaz detaylar ortaya çıktı…

GALERİNİN DEVAMI <p>Suriye'de, muhaliflerin başkent Şam'ın kontrolünü ele geçirmesinin ardından <strong>"İnsan mezbahası</strong>" olarak anılan Sednaya Cezaevi'nde yaşanan Esad zulmü ortaya çıktı.<br /><br /> </p><p> </p><p>Muhalifler, Sednaya'nın kapılarını açarak tutukluları serbest bıraktı ve halkın kayıpları aramasına izin verdi.</p><p><strong>ESKİ MAHKUM, HER ŞEYİ BİR BİR ANLATTI</strong><br /><br />Suriyelilerin <strong>"İçeri giren kaybolur, çıkan yeniden doğmuş gibidir"</strong> sözleriyle tanımladığı bu hapishaneye 14 Ağustos 2014 tarihinde giren ve 10 ay boyunca burada kalan Ömer Şuğri, maruz kaldığı insanlık dışı işkence yöntemlerini detaylı bir şekilde anlattı.</p><p><strong>KIRMIZIYA BOYAMALARININ ÖZEL BİR ANLAMI VAR</strong></p><p>Sednaya Hapishanesi, iki büyük binadan oluşur. Birinci bina İngilizce <strong>"L"</strong> harfi şeklindedir, ikinci bina ise "Kırmızı Bina" olarak bilinir. </p><p>Ömer'in anlattığına göre, <strong>"Kırmızı Bina"</strong> başlangıçta kırmızıya boyalı değildi.</p><p>Ancak 2008 yılında Sednaya'daki isyanın ardından, mahkumlara bu isyan sırasında arkadaşlarına yapılan işkenceleri hatırlatmak için kırmızıya boyandı.</p><p><strong>HASTA OLDUĞU HALDE "İYİYİM" DEDİ</strong><br /><br />Ömer, Sednaya'ya götürüldüğü eski ve harabe haldeki soğutucu kamyonun kapısı açıldığında, birkaç saniye içinde gardiyanlar Ömer ve beraberindeki 54 mahkumu dövmeye başladı.</p><p><br /> </p><p>Ömer, o sırada tüberküloz hastalığının belirtilerinden muzdaripti. Ömer'in sağlık durumu, Askeri Güvenlik Şubesi'nde kötüleşmişti ve gardiyanlara bunu bildirmeyi düşünüyordu.<br /> </p><p>​Gardiyanlar, mahkumlara hasta olup olmadıklarını sormaya başladılar.</p><p>Bir mahkum <strong>"Evet"</strong> diye cevap verdi. Bunun üzerine gardiyanlar, <strong>"Senin bakıma ihtiyacın var. Yaklaş!"</strong> diyerek ona şiddetle saldırdılar ve onu öldürdüler. Ömer'e de aynı soru sorulduğunda, hasta haliyle <strong>"Ben gayet iyiyim"</strong> dedi.</p><p><strong>YERE KAPANDILAR, GARDİYANLAR SIRAYLA DÖVDÜ</strong><br /><br />Tüm tutuklular tamamen soyunmaya zorlandı. Ardından secde pozisyonunda yere kapandı.</p><p>Ardından gardiyanlar tank kayışıyla tutukluları sırayla dövmeye başladılar. Kayışın kalınlığı 5 cm, genişliği 10-13 cm arasında, uzunluğu ise 60 ile 70 cm arasındaydı.</p><p> </p><p><em><strong>Ömer, bu işkence yönteminin ne kadar zalim olduğunu dünyaya anlatmaya çalışırken şöyle diyor:</strong></em></p><p>"Düşün, gardiyan bizi döverken her iki elini de kullanmak zorunda kalıyor. Çıplakken, kayışın bir darbesi kaburgalarını felç eder. Kayış sırtına ulaşmadan önce, korkunç bir ses duyarsın... Hava sesi. Kayış darbesi vücuda ulaştığında havaya sıkar gibi fişek sesi çıkar."</p><p> </p><p><strong>"ACININ YOĞUNLUĞUNDAN KALBİM ÇÖKTÜ"</strong><br /><br /><em><strong>Ömer, tank kayışıyla vurulması sonucu yaşadığı acıyı şöyle ifade etti: </strong></em></p><p>"Dövüldüğümde artık hiçbir şey hissetmiyordum, etrafımda olan bitene dair algımı kaybettim ve acının yoğunluğundan kalbim çöktü."</p><p><strong>"ORGANSIZ CESETLER GÖRDÜM"</strong><br /><br />Ömer'in ifadesiyle, acı dolu <strong>"karşılama partisi"</strong>nin bitip cezaevine girmesinden sonra odalardan birinde tutukluların cesetlerinin korkunç görüntülerini gördüğünü ve o çürümüş cesetlerin yayılan kokusunun keskin olduğunu ifade etti.</p><p> </p><p>Ömer: <strong>"Organsız cesetler gördüm, bazılarının vücudu sağlamdı ve o vücutların karnı açıktı. Bu cesetlerin hikayesi gizemliydi. Organların satılmak üzere çalınıp çalışmadığını bilmiyorum. Cinsel organı olmayan cesetler de gördüm"</strong></p><p><strong>"ÖLÜM TRENİ" DEHŞETİ</strong><br /><br />Ömer, Sednaya Hapishanesi'ndeki tek kişilik hücresine tekrar döndü. Tutuklular şiddetli açlık çekiyordu, suların kesilmesi ile birlikte durum daha da kötüleşti.</p><p> </p><p><em><strong>Tek kişilikli olan bu hücrelerde 8 ila 12 kişi tutuluyordu. Ömer şöyle diyor:</strong></em></p><p>"Yanımdaki hücrelerde beş kişi öldü. Geriye kalan tutukluların artık ayakta duracak yeri bile yoktu çünkü cesetler hücrenin enine ve boyuna yayılmıştı."</p><p>Tek kişilik hücresindeki on birinci gününde, Ömer ve diğer tutuklulardan yer altından üst kata çıkmaları istendi.</p><p>Hepsine, önlerindeki tutuklunun <strong>"belinden"</strong> tutmaları ve başlarını önlerindeki kişinin arkasına yerleştirmeleri emredildi.</p><p> </p><p>Ömer, <strong>"Eğer ellerin önündeki kişinin belinden kayarsa, ölürsün"</strong> diyor. İşte Ömer'in bahsettiği, Sednaya Hapishanesi'ndeki <strong>"ölüm treni"</strong> budur.</p><p> </p><p><em><strong>Tutuklular toplu hücrelere yerleştirilmeden önce, bir gardiyan onlara talimatlarını verdi ve Ömer'in anlattığına göre şöyle dedi:</strong></em></p><p>"Burada Allah yok, namaz yok, hücre kapısı kız kardeşleriniz gibi, birinin ona yaklaşmasını kabul eder misiniz? O zaman hücre kapısından uzak durun."</p><p> </p><p><strong>KOĞUŞ BAŞKANI OLMAK ÖLMEK ANLAMINA GELİYOR</strong><br /><br />Sednaya'da koğuş başkanı olmak ölüme en yakın olman anlamına gelir.</p><p> </p><p><em><strong>Ömer, "Birçok tutuklu, koğuş başkanı olarak atanır atanmaz 15 dakika içinde öldü," diye ekliyor ve birçoğunun ölüm nedenini şöyle açıklıyor:</strong></em></p><p>Koğuş başkanı, ölüleri çıkartırken veya yemekleri tutuklulara dağıtırken, gardiyanlar tarafından ağır şekilde dövülme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu durumda da koğuş başkanı dakikalar ya da saatler içinde ölür.</p>

  • HABER7

Suriye’nin Halep ilinde düzenlenen güvenlik operasyonunda, Sednaya Cezaevi’nde işkenceki işkencelerde yer alan Hasan Meri Hasan El Hüseyin gözaltına alındı.

KIRMIZI ZİNDAN’IN BEKÇİSİ

Suriye resmi haber ajansı SANA’nın aktardığına göre, Suriye İç Güvenlik Komutanlığı, Terörle Mücadele Şubesi ile yürüttüğü ortak operasyon sonucunda, Halep güney kırsalındaki Telhadiye köyünden Hasan Meri Hasan El Hüseyin’i yakaladı.

İçişleri Bakanlığı, El Hüseyin’in Sednaya Cezaevi’nin “Kırmızı Cezaevi” bölümünde bekçilik yaptığını ve tutuklulara ağır işkenceler uyguladığını duyurdu.

Sednaya ile ilgili daha önce dinlediklerinizi unutun! İnanılmaz detaylar ortaya çıktı...Sednaya ile ilgili daha önce dinlediklerinizi unutun! İnanılmaz detaylar ortaya çıktı…

KATLEDİP YOK ETTİ

Bakanlığın açıklamasına göre, El Hüseyin yalnızca işkencelere katılmakla kalmadı; aynı zamanda infazlarda görev aldı. İşkence altında hayatını kaybeden tutukluların cesetlerini bilinmeyen noktalara taşıyarak ortadan kaldırdığı belirtildi.

İçişleri Bakanlığı, El Hüseyin’in yetkili mahkemeye sevk edildiğini açıkladı. Bakanlık ayrıca, masum sivillere işkencelerde rolü bulunan diğer görevlilerin de yakalanması için operasyonların süreceğini bildirdi.

Yetkililer, operasyonların amacının, rejimin işlediği suçların faillerini tek tek yargı önüne çıkarmak olduğunu vurguladı. 

Hasan Meri Hasan El Hüseyin

KORKUNÇ MERKEZ: SEDNAYA CEZAEVİ

Sednaya Cezaevi, 1980’lerden bu yana Suriye’de işkencelerin, zorla kaybetmelerin ve toplu infazların merkezi olarak anılıyor.

Özellikle 2011’de başlayan halk ayaklanmalarından sonra, Sednaya muhaliflere yönelik toplu tutuklamaların en korkulan adresi haline geldi. İnsan hakları örgütleri, burayı Esed rejiminin “ölüm fabrikası” olarak tanımlıyor.

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r